DOĞU BATI ARASINDA İSLAM BİRLİĞİ İDEALİ: VEFATININ 10. YILINDA ALİYA İZZETBEGOVİÇ

DOĞU BATI ARASINDA İSLAM BİRLİĞİ İDEALİ: VEFATININ 10. YILINDA ALİYA İZZETBEGOVİÇ

Son yüzyılın önemli Müslüman düşünürü ve büyük devlet adamı Aliya İzzetbegoviç, on yıl önce İslam toplumlarına önemli idealler bırakarak aramızdan ayrıldı. İlmi Etüdler Derneği ve Üsküdar Belediyesi, 26 Ekim 2013 tarihinde İstanbul’da Bağlarbaşı Kültür Merkezinde “Vefatının 10. Yılında Aliya İzzetbegoviç: Doğu-Batı Arasında İslam Birliği İdeali” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenlemektedir.

20. yüzyılın son çeyreği, dünya tarihi açısından Doğu’da ve Batı’da önemli gelişmelere sahne olmuştur. Dünya siyaset sahnesindeki gelişmelerle paralel düşünsel krizlerin de patlak verdiği bu dönem, İslam Dünyası açısından, büyük siyasi-askerî yenilgilerin yaşandığı bir zaman kesitinin sona ererek yenileşme ve yeni yol arayışlarının üretildiği bir dönemdir.

Tarihin sonu tezi ile kendi zaferini ilan eden Batılı paradigma, kendi coğrafi sınırlarının merkezinde yaşayan İslam toplumuna yönelik dışlayıcı ve soykırımcı yüzünü yine bu dönemde açık ederek bu tezi rafa kaldırmıştır. Gerçekten doksanlı yılların başında, Bosna-Hersek’te yaşanan trajedi, Batılı Paradigma açısında bir hüsran ancak -yaşanan acılara rağmen- İslam Dünyası için bir varoluş göstergesi olmuştur. Hadiselerin, bu yönde okunmasında en önemli etkenlerin başında kuşkusuz, Bosna-Hersek halkının, düşünce kodları hayli derin bir lidere sahip olması yatmaktadır. Boşnak lider Aliya İzzetbegoviç, tarihin dönüm noktasında, İslami hareketin argümanlarını, Bosna Savaşı sürecinde tecessüm eden bir fırsatla ortaya koymayı başarmış, ötesinde bu tavırları ortaya çıkaran entelektüel kimliğini, yazdığı kitaplar, dile getirdiği fikirler ile güçlü bir zemine aksettirmiştir. Batılı paradigmanın artık çöktüğünü, insanlığa bir şey vaat etmekten uzak olduğunu ifade eden Aliya, buradan hareketle Müslüman topluluklar için bir ufuk ortaya koymaktadır. Aliya’ya göre, ‘Sükûnet ve pasiflik devri ebediyen geçmiştir.’ Bu noktada ‘Sorunların ve zorlukların büyüklüğü milyonların tam teşekküllü eylemini gerektirmektedir.’ O nedenle Müslümanların, artık hangi tarafta ve nereye ait olduklarını bilmeleri elzemdir ve İslam dünyasının kaderini ellerine almaya mecburdurlar. Bu yüzden, doğru ve derinlikli bilgiye yaslanan düşünce safhasından organize edilmiş eyleme geçmek gerekmektedir.

Aliya’dan bize intikal eden entelektüel bakiye içerisinde, modern dünyanın açmazlarını, küresel/emperyalist siyasetin kodlarını ve Şarkiyatçı bilim felsefesinin köklerinin bir analizini ortaya koymak düşünsel dünyamızda yeni açılımlar ortaya koymamıza vesile olacaktır. Aliya’nın eserleri incelendiğinde görülecektir ki; onun teorisi, pratiğin içerisinde şekillenmiş ve olgunlaşmıştır. Aliya, bu yönüyle değerlidir ve söylemleri altında birer yaşanmışlık barındırmaktadır. O nedenle, gerek siyasi yaşamı öncesindeki mücadelesi ve gerekse de Bosna-Hersek’in bağımsızlığı esnasında yürüttüğü siyaset açısından irdelenmesi, Orta Doğu’da hareketliliğin yükseldiği ve Müslüman halkların birbirine ihtiyacının arttığı bu dönemde daha da önemli hâle gelmiştir.

Bu minvalde, çok etnikli ve kültürel farklılığın yüksek olduğu bir coğrafyada, bu farklılıkları bir maslahat istikametinde kanalize eden potansiyeliyle Aliya’nın, İslam birliği ideali için zihinlerimize düşeceği çok önemli notlar vardır. Kaldı ki Soğuk Savaş sonrası geçiş döneminin sınanma alanı olan Bosna-Hersek malum çalkantılı dönemiyle, psikososyal gerilimlerin yoğun olarak yaşandığı ve bu anlamda birlik duygusuna ihtiyacın had safhada hissedildiği bir pilot bölge olmuştur adeta. Bu trajedinin iyi bir analizi ve bu darboğazı aşma konusunda Aliya’nın yürüttüğü siyasetin temel kodları, elan Müslüman dünyanın daha geniş bir ölçekte yaşadığı problemler ve dar boğazlar açısından bize çok şey söyleyecektir. Nitekim tarihin bu evresinde, Müslüman coğrafya üzerine oynanan oyunların girdabına kapılmadan küresel çapta yürütülen siyasetin deşifresi Müslümanların dayanışması ve aralarındaki ortak zeminleri ve mutabakat noktalarını çoğaltmalarıyla mümkün olabilecek bir şeydir. Bu noktada da Aliya’nın her zemin ve zamanda dillendirdiği güçlü, kendine öz güveni olan ve altı doldurulmuş İslam vurgusunun kavranması gerekliliği açığa çıkmaktadır.

Aliya İzzetbegoviç, on yıl önce son derece hareketli bir hayatı geride bırakıp Hakk’ın rahmetine kavuşurken İslam toplumlarına önemli idealler bırakmıştı. Dostları ve Aliya uzmanları vefatının onuncu yılında onu anmak ve İslam birliği ideali etrafındaki düşüncelerini tartışmak için Üsküdar’da bir araya geldiler.

Sempozyum WEB Sitesi: aliya.ilmietudler.org

26 Ekim 2013 Cumartesi - 09:00

Paylaş: